Предоставено от Blogger.

Varna’da eski şehrin gizemi

събота, 6 юли 2013 г. |

Yazı: Petra Taleva

Varna’da 1972’de elektrik direk için kazım işleri yapılırken , toprak altından sarı madenden küçük parçacıklar çıkar. Bu objelerin dünyada en eski işlemiş altın olduğu ortaya çıkar. Karadeniz İncisi Varna kentinde daha ne tür gizemler saklı? Denizi, altın kumu, güneşi, güzel iklimi ve maden sularıyla turistleri çeken şehirde bizi daha neler bekliyor? 
“En eski altın parçaları bulmadan önce, Varna’nın tarihinin MÖ.6. asıra dayandığı iddia ediliyordu. Milet’ten göçebelerin kurduğu kentin aynısı karşı kıyıda da kurulmuş-Odessa. Varna’nın en eski semtinin adı da Odesos. Bu bölgelerde yaşamış insanlarla ilgili ilk bulguları 12 bin yıl öncesine dayanıyor. Yakınında bulunan Provadiya kentinde çıkan ve yer genişliği 3 metreye kadar varan taş duvarların Varna Halkolit/ Bakır Çağı/ Mezarından eski altını muhafaza etmek için kullanıldığı tahmin ediliyordu. Fakat son arkeolojik kazılar tarih kitaplarını değiştirecek türden. Geçmişte tuz altından pahalıymış. O dönemlerde ise Provadiya’da dev oranda tuz üretiliyormuş. Günümüzdeki altın külçeye benzer tuz külçeler yapılırmış. MÖ. Altın sadece prestij içinmiş. Alış veriş ve para birimi olarak altın kullanmazmış. O günlerin para değerindeki aracı tuz külçeleriymiş. Avupa’nın en eski bu deniz kentinin oluşmasına sebep veren tuz kaynakları olur. 
Altından pahalı olunca tuz, yerli halkın da alım gücü artmış olmalı ki, günümüzde Varna Arkeoloji Müzesinde 294 mezarda bulunan birçok artefakt sergilenir. Bazıları tamamen altından yapılmış takılar da var. Mezarlıklarda kilolalarca altın bulunmuş, bakır ürünler, bıçak ve kesici aletler ve dönemin ana zenginliği- seramik objeler bulunuyor. 
Varna yakınına bulunan 3 metre uzunluktaki tarihi bir kayık, tahtadan yapılma ve kölelik dönemlerinde kullanılan bir ulaşım aracı olduğu saptanır.

Bölgeden farklı medeniyetler, farklı kabile ve uluslar geçmiştir. Varna kıyısında denizde Sv.Georgi ve Galata burnu geçmişten günümüze harika efsaneler taşıyor. Bu efsaneler her zaman gerçek aşk hayaller ve aşk hasretiyle kaplı. Deniz Kızı Galateya bir çobana aşıktır, fakat kızı Polifem adında tek gözlü bir yaratık sever.Burada hikaye farklı yorumlar ve öykülerle sürer. Asıl amaç-galip çıkan aşk olsun!

Şehrin güneybatısında Roma termalleri bulunuyor. Antik dönemde Odesos kendi parasını kesme şansına sahip. Hamamlar, artık kaplıca yerinden ziyade, alış-veriş, mağazalar, depolar merkezi de olarak, şehirn canlılığına katkısı olmuştur. Varna’da Roma Termalleri Balkan Yarımadasının en büyük, Avrupa’nın 4. büyüklükteki tarihi termal merkezidir. İçindeki sarnıçlar, su mekanizmaları, hamamda kent dedikodu ve sohbetlerinin döndüğü banyonun salonları ve soyunma odaları bugün bir mimari dahi olarak algılanıyor.
Zamanla bu termal banyo sefaları denize de aktarılır ve güzel Varnalı kızlar ilk defa üzerine mayo giyip, denize girer ve güneşlenir. 1889 yılında Varna’da ilk büyük deniz suyu banyoları yapılır. Hamamların kadın ve erkek kısımları var. Denizin dibine çakılmış demir raylar üzerinde bir kabin monte edilmiş. Köprüden geçer ve denizin üzerindeki kabine varıyorlar, diğerlerin gözlerinden uzak, denize giriyorlar...Deniz ve plaj alışkanlığı zamanla değişir. Erkekler dizlerine kadar uzun siyah şort giyer, kadınlar ise plaj pijaması adında bir mayo- siyah yün gömlek ve altta dantelli balon külotlar giyilir. Üzerine de halat giyilir ve bu kostüme “plaj pijaması” adı konulur. 1921 yılında belediye Varna’yı deniz sayfiyesi ilan eder.
Turistler çoğalır, şehir zenginler. 1926 yılında ilk folklor müzik şölenleri yapılır. Zamanla bu müzik etkinlikleri “Varna yazı” müzik festivallerine zemin yaratacaktır. Varna’nın sanatsal çehresine ayrı bir atmosfer katar müzik. Bu etkinlik için o yıllarda alınan “Playel” royali halen şehrin tarih müzesinde sergilenmektedir. 
Bugün şehir akvaryum, plaj, Yunus balığı merkez- Delfinaryum, etkinlikler, konserler, sergi salonlar, spor imkanları sunuyor. Turistler, yaz tatili ve muhteşem denizin yanında Eski Varna şehrinin atmosferinin de yakalayabilir!
Türkçesi: Sevda Dükkancı 
BNR
10:33 | 0 коментара |

Kırcaali'de Tatil ve Su Sporları Alanları Denetlendi

четвъртък, 4 юли 2013 г. |


Belediye başkanının emirnamesi üzerine görev alan Komisyon, Kırcaali belediyesindeki kısa tatil ve su sporları alanlarını denetledi. Komisyonde Kırcaali Belediyesi uzmanları, Emniyet Müdürlüğü temsilcileri ve Kırcaali Sağlık Müfettişliği uzmanları yer alıyor. Ençets ve Galavatartsi köyleri yakınlarındaki Kırcaali barajı çevresindeki alanlar, Kaloyantsi köyü bölgesindeki Studen Kladenetes barajı alanları; Kırcaali ve Studen Kladenets barajları civarındaki açık yüzme havuzlarına sahip otel ve restoranlar denetlendi. Bu alanlar özel kişilere veya şirketlere aişttir. 

“Pereperikon”Oteli, Stremtsi köyün de bir kafe, “Arpezos” açık yüzme havuzu da denetlenmiştir. 
Komisyon denetimler sonrasında “Yüzmek Yasaktır” ve “Atlamak Yasaktır” tabellasının Ençets yakınlarında bulunan “Mobi Dik”, “Arabela”, “Emona” Gemisi; Glavatartsi yakınlarındaki “Trifon Zarezan”; Studen Kladenets barajındaki “Monek Yug” ve “Starite Kmetove” dinlenme merkezleri ve restoranlarında yer aldıkları tespit edilmiştir. 

Kırcaali belediyesindeki tüm yüzme havuzlarında, kısa tatil ve sus sporları alanlarında 2013 yılı için sertifikalı cankurtaranlar tayin edilmiştir. “Arpezos” açık yüzme havuzunda iki cankurtaran ve bir sağlık uzmanı tayin edilmiştir. 

Denetimler esnasında Komisyon, denetlenen tüm alanlarda Kırcaali Belediyesi Cankurtarma Faaliyetleri ve Su Alanlarının Güvenliğini Sağlama Yönetmeliği gereğince yaz sezonunda çalışma talimatları vermiştir. 
Tüm sezon boyunca Komisyonun denetimleri devam edecektir.
5:27 | 0 коментара |

Rumeli Müzik Evi’nden Müzik Dinletisi

Çorlu’da faaliyet gösteren Rumeli Müzik Evi’nin kursiyerleri, Memduh Şevket Esendal Sahnesi’nde düzenlenen müzik dinletisinde müzikseverlerle buluştu.
BİSADER’in katkılarıyla gerçekleştirilen müzik dinletisinde müzik eğitmenleri; Şemsi Mutludoğan ve Elis Mutludoğan’ın yönetiminde, kursiyerler sahneye çıkarak performanslarını sergilediler. Sunuculuğunu Merve Mutlu ve Ayşe Özgür’ün yaptığı müzik dinletisinin sonunda, Memduh Şevket Esendal Sahnesi’ni dolduran veliler ve müzikseverler, Rumeli Müzik Evi’nin kursiyerlerini ayakta alkışladılar. Daha sonra veliler tarafından müzik eğitmenlerine çiçek takdim edildi.
Rumeli Müzik Evi’nin müzik dinletisinde Bisader Genel Başkanı Mehmet Cebeci ve yönetim kurulu üyeleri de hazır bulundu.
5:15 | 0 коментара |

Koca Yusuf Memleketinden Kırkpınar Güreşlerine Katılım

652. Kırkpınar Yağlı Güreşlerine, efsanevi başpehlivan Koca Yusuf’un memleketi Şumnu şehrinden Şumnu Kültür Evi Başkanı Nurten Remzi de var. Bu yıl da davet edildiğinden dolayı ve 6. kez Kırkpınar heyecanını yaşadığından dolayı çok mutlu olduğunu paylaştı. Bilindiği gibi o, Şumnu’nun Hütrino köyünde Koca Yusuf heykeli projesi yapımcısı, Şumnu Koca Yusuf Derneği kurucusu, Bulgaristan’da tek olan Davul Zurna Takımı kurucu ve yöneticisidir. Geçen 2012 yılında Karalar köyünde düzenlenen ve Edirne Valisi Hasan Duruer katkıarıyla Bulgaristan’da 60-70 yıl önce yasak edilen ilk Koca Yusuf Yağlı Güreşlerine katkısı büyüktü. Edirne Kırkpınar Kültür Etkinlikleri Haftası çerçevesinde Balkan Türk ressamları sergisini ziyaret ederken, yazıp sunduğu Koca Yusuf Heykeli projesinin gerçekleşmesi için Heykeltraş Behçet Danacı gibi, Bulgaristan yazarlarından Mehmet Türkar, Emel Balıkçi ve Mehmet Kocamustafa gibi kişiler orda yer aldığıklarından dolayı çok memnun olduğunu paylaştı.

Bülent SARI
4:31 | 0 коментара |

Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası Bulgaristan'da

сряда, 3 юли 2013 г. |

Balkanlar'a doğru açılıma başlayan Anadolu Üniversitesi, 78 kişilik senfoni orkestrası ile Bulgairstan'a konuk olarak Filibe ve başkent Sofya'da iki konser verdi. Hayata Aşık Balkanlar Projesi kapsamında 17 günlük turneye başlayan orkestra, Filibe'nin Antik Tiyatrosu'nda sahne alan ilk konserinden sonra Sofya'ya geçerek, Bulgaristan Ulusal Radyosu'nun (BNR) salonunda klasik müziğini çeşitli eserlerini sundu.

Üniversite'nin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Naci Gündoğan, AA'ya yaptığı açıklamada 8 ay önce Balkan ülkelerinde bir müzik turu yapmaya karar verdiklerini belirtti.

Prof. Dr. Naci Gündoğan, "Bundan iki yıl önce üniversite olarak Makedonya ve Kosova'da eğitime başladık. Şimdi eğitimin yanına müziği da getirmeye karar verdik. Özel önem verdiğimiz Balkanlar'da 6 ülkede 7 konser düzenlemeyi planlıyoruz. Tam 17 gün sürecek turnemize 78'i senfoni Orkestra üyesi olmak üzere 102 kişilik bir ekip katılıyor" dedi.

Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müdürü Prof. Bülent Alaner de AA'ya projenin sevgi ve dostluk mesajı ile sürdürüldüğünü belirterek, "Büyük bir hayalimizi gerçekleşmek üzere 3 bin 500 kilometrelik güzergahı geçerek konserler vereceğiz" dedi.

Projeye destek veren Türkiye Dışişleri Bakanlığı ve ziyaret edecekleri tüm ülkelerdeki büyükelçi ve konsolosların organizasyon yardımı için teşekkür eden Alaner, 1 Temmuz'da Filibe'de düzenlenen ilk konserin büyük bir ilgi gördüğünü kaydetti.

Orkestra Şefi Hakan Şensoy ve piyano solisti Toros Can'ın katılımıyla Sofya'da düzenlenen konserde Bulgar besteci Panço Vladigerov'un "Vardar Rapsodi", Şostakoviç'in "2'inci piyano konçertosu", U.C. Erkin'in "Köçekçe" ve George Bizet'in "Carmen" operasından 6 bölüm sunuldu.

Seçkin Bulgar sanat severlerin izlediği konserde sanatçılar dakikalarca ayakta alkışlandı.
7:54 | 0 коментара |

“Folklorun Sihri” Konseri Kültür Evi Salonunu Doldurdu

Koreograf Vasil Vasilev’in jübilesi sebebiyle düzenlenen “Folklorun Sihri” konseri Kültür Evi salonunu doldurdu. 

Yaklaşık iki saat süren gösteri, ülkemizin farklı etnografik bölgelerin ritim, kostüm ve müziğin zenginliğini sundu. Sahnede cinovsko horonu, rıçenitsa, severnyaşki dansı, Trakya ve Rodopların melodileri yer aldı. Türk halk dansı ve sirtaki de yer aldı. Belediye Başkanı Hasan Azis: “Dans onun yaşam yoludur, onun yaşamıdır ve onun varlığıdır. Sayın Vasilev’in yıllardır süren sanat çalışmalarından çok etkilendim. Ona Bulgar ruhunu korumasını ve Kırcaali ile Doğu Rodoplar’ın folklor zenginliklerini başarıyla yurt içinde ve dışında temsil etmesini diliyorum” dedi ve Vasil Vasilev’e Kırcaali Armasını ve ikon hediye etti.

Koreograf Vasil Vasilev’in jubilesi sebebiyle Vali Biser Nikolov, sanat kuruluşları ve okullar, Millet Vekili Milko Bagdasarov ve Tsveta Karayançeva çiçek ve tebriklerini gönderdi. 

Vasil Vasilev’in dans kariyeri 45 yıl önce Kültür Evi Todor Momçilov’un folklor ekibinde başlamıştır. Birkaç yıl “Trakya” Çocuk Dans Ansamblında yer almıştır. Plovdiv Müzik ve Dans Akademisinde koreografi, yönetmenlik ve pedagoji bölümünden mezun olunca doğduğu şehre, Kırcaali’ye dönmüştür. Sunduğu dans koreografileri farklı festivallerde yüksek notlarla değerlendirilmiştir. Vasil Vasilev ve grupları VI. ve VII. Amatör sanatçılar festivalinde madalya kazanmıştır. 1997 yılından itibaren Kültür ve Gençler Faaliyetleri Belediye Merkezi’nin müdürüdür. Birçok gencimiz Folklor Dansları Ansamblı’nın farklı gruplarında yer almış ve Bulgaristan’da ile Yunanistan, Türkiye Makedonya, İtalya, Ukrayna ve ABD gibi birçok ülkede sahne almıştır. 

2005 yılından itibaren Sayın Vasilev Krumovgrad Çocuk Merkezinde Bulgar ve Türk dansları koreografisi olarak çalışmaktadır. 


Kırcaali Belediyesi
7:08 | 0 коментара |

İstanbul Başkonsolosu Velev'den Başkan Öz'e teşekkür

вторник, 2 юли 2013 г. |

Bulgaristan İstanbul Başkonsolosu Aleksandır Velev, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’e Bulgaristan Cumhuriyeti Parlamento seçimlerinde Türkiye’de yaşayan Bulgaristan vatandaşlarının güvenli şekilde oy kullanabilmeleri için sağladığı katkıdan dolayı teşekkür etti.
Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’e yaptığı çalışmalar nedeniyle Bulgaristan Başkonsolosluğu tarafından bir teşekkür mektubu gönderildi. Bulgaristan İstanbul Başkonsolosu Alexander Velev imzası ile gönderilen mektupta, 12 Mayıs 2013 tarihinde Bulgaristan Cumhuriyeti Parlamento seçimlerinde Türkiye’de ikamet eden Bulgaristan vatandaşlarının güvenli ve rahat bir şekilde oy kullanabilmeleri için seçim sandıklarının açılmasına yardım eden Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’e katkılarından ve yardımlarından dolayı teşekkür ettiği belirtildi.


2:50 | 0 коментара |

Vidinli Sırrı Paşa’nın Konağı Restore Edildi

неделя, 30 юни 2013 г. |

İzmit’in hakim tepesi Orhan Mahallesinde bulunan Kocaeli’nin Eski Mutasarrıfı Vidinli Sırrı Paşa’nın konağı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek hizmete açıldı. Açılışa tarih Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Tarihi Mekanlar Müdürü Volkan Şenel, Bal-Türk Genel Başkanı Dr. Bayram Çolakoğlu, Sivil Toplum Temsilcileri ve şehrin önemli simaları katıldı.
Karaosmanoğlu: “Sırrı Paşa İzmit’te önemli bir şehir ve çevrecilik örneği göstermiş bir insandır”
Açılış sırasında önce İzmit Belediye Başkanı Dr. Nevzat Doğan ve sonra da Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu bir konuşma yaptı. İzmit’in düşman işgalinden kurtuluşunun 92. yıl dönümünde yapılan açılışta Sırrı Paşa’nın şehre yaptığı hizmetler önplana çıktı. Karaosmanoğlu, “Sırrı Paşa zamanında bu şehri yöneten, bugün İzmit’te gölgesinde yürüdüğümüz, İzmit’e güzellik veren çınar ağaçlaını diken, bataklıkları kurutmak için şehre kanallar açan, bu konaktan da şehri yöneten zamanına göre ileri derecede bir çevre ve şehircilik örneği sergileyen tarihi bir şahsiyettir. Kendisi bu dünyadan göçüp gitmiştir, ama eserleri buradadır. O’nun eserlerine sahip çıkmak bizim boynumuzun borcudur.” dedi.
2001 ve 2005 yıllarında iki defa yangın geçiren Sırrı Paşa Konağı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından istimlak edildikten sonra restore edildi. Titizlikle yapılan restorasyon uzmanlar tarafından da övgüyle yad edilmektedir.
Vidinli Sırrı Paşa kimdir?
35689-detayKonağa adını veren Sırrı Paşa’nın asıl adı Selim’dir. Bulgaristan’ın Vidin şehrinde Balcı Kenanoğulları olarak anılmış bir aileye mensuptur. Babası Seyyit Bey, annesi Pembe Hanım’dır. 1851 yılında Vidin’de doğmuştur. İptidaî ve rüştî eğitimini Vidin’de yapmıştır. Bu sırada babasını kaybetmiştir. Daha sonra Vidin hükümet dairesine kâtip olarak girmiş; bir süre sonra da Vidin’de vali bulunan Hakkı Paşa’nın maiyetinde İstanbul’a gelmiştir. Onun yardımı ile eğitimini tamamlamış ve Hakkı Paşa’nın yeğeni Melek Hanım’la evlenmiştir. Yeniden devlet hizmetine girerek Sivas ili mektupçuluğuna oradan da Sivas merkez mutasarrıflığına yükselmiştir. Bu sırada uygulamaya giren bir kanunla Osmanlı Devleti’nin ilk Genel Yol İşleri Gezici Müfettişliği’ne atanmıştır. Gösterdiği başarı üzerine 1888’de İzmit mutasarrıflığına atanmıştır.
http://balturk.org.tr
23:33 | 0 коментара |

Define efsaneleri

Bulgaristan toprakları saklı defineler açısından zengindir. Bazı defineler daha Trak, eski Roma ve Bizans zamanından kalmış. Diğerleri ise, Osmanlı zamanında soyguncular, çaldıklarını götüremeyince daha sonra gelip götürürler umuduyla gizli yerlere gömülmüştür. Aynı şekilde Bulgar haydutları ve eşkiyalar da çaresiz oldukları zaman, topladıkları silahları gömmek zorunda kalıyorlarmış.
Ülke topraklarımızda en ünlü define belki de efsanevi Vılçan Voyvoda’nın ve en yakın sırdaşı Papaz Martin’in definesidir. Çetesiyle birlikte ülke topraklarında Osmanlı hazinelerine karşı saldırıya geçer, Bulgar ve Türk çorbacılarının paralarını alırlar ve aynı zamanda define işiyle de uğraşıyorlarmış. Büyük bir servete sahip olmuşlar. Efsaneler tonlarca altın, müchever ve ganimetten söz ediyor.
© Fotoğraf: arşiv
Bir efsaneye göre, biriktirdiği altın ile Vılçan Voyvoda vatanın özgürlüğünü satın almaya çalışmış. Gönderdiği elçiler, Rus çarın huzuruna çıkmış ve Osmanlı İmparatorluğuna karşı muhtemelen bir savaşın değerini ödeme teklifinde bulunmuş: silahlardan askerlere ödenecek maaşlardan tut da yetim çocuklara ödenecek emekli maaşlara kadar. Maalesef, Rus çarı böyle bir savaşa girme cesaretinde bulunamamış, çünkü “bir haramide bu kadar zenginlik ne gezer”, diye düşünmüş. Bugün de Vılçan Voyvoda’nın ve Papaz Martin’in define efsaneleri Koca Balkan, Stranca dağı, Sakar dağı, Ruse ve ülkenin diğer bölgelerinde ağızdan ağıza dolaşıyor. 
Hazinelerin, eski kalelerde, manastır ve mezarlıklarda, mağaralarda gizli olduğu düşünülüyor. Efsanelere göre, define sandık veya çömlek içine konup ağaca, taş veya dere köprüsüne, çeşme veya pınara yakın bir yere gömülürmüş. Definenin gömüldüğü yerlere nişan konurmuş, yerini belirlemek amacıyla ve kağıt, demir veya taş üzerine de haritası çizilirmiş. 
Efsanelere göre, en az dokuz yıl yerde gömülü kalan definenin özel koruyucusu- hortlak vardır. Hortlak, karanlıkta geç kalan yolcuları basıyor. Zayıf kalpliler, bundan korkup hasatalanır ve sayılı gün sonra ölürlermiş. Daha kahraman olanlar ise hortlakla savaşa girer. Hortlağa kulaklarından tutup ilk ışıklara kadar elinde tutabilirse, definenin bulunduğu kazan ellerinde kalırmış. 
Başka efsanelerde define büyük bir yılan veya ejderha tarafından korunuyor. Bu defineyi gömenler, üzerine ip, zincir veya kuşak atıp büyülü sözlerle onu yılana dönüştürüyorlarmış.
© Fotoğraf: BTA
Böyle paraların zehirli olup onlara dokunan herkesin öldüğüne inanılırmış. 
Kaderde define bulmak yazıldıysa o kişinin rüyasında Tanrı görünür ve definenin nerede gömüldüğünü söylermiş. Ancak birçok defineci, onlara malcı denir, saklı defineleri kendi başına ararlar. Erkek sayısı fazla olsa da, aralarında kadınlar da var. Yaşlılar, eskiden Çar 3. Boris’in (1918-1943) de bir zamanlar define düşkünü olduğunu söylerler.
Malcılar, 24 Hazirana denk gelen Enövden bayramının arifesinde gömülü altının üzerinde ateşin yandığını veya ışığın parladığına inanırlar. Eğer kişi, uygun zamanda uygun yerde bulunursa definenin sırrını çözebilir. Bazen malcılar, beraberinde kahinler de götürüyor, definenin yerini göstermek için. Definenin kazıldığı zaman özel önlemler alınıyor: hiç konuşmadan çalışılıyor, aksi takdirde define daha da derine gömülüyor ve artık kimse onu bulamıyor. Defineyi bulmak amacıyla kurban da verilmeli.
Kurbanın ne olduğunu anlamak için üzerine kül sepeleniyor ve sabah olduğunda külün üzerindeki izlere bakılıyor. Eğer kuş ve hayvan izi ise, o hayvan kurban ediliyor. Fakat insan izi varsa, demek ki define insan kurbanı isityor ve bu defineyi çıkaran kişinin öleceği anlamına geliyor.
Bazı şanslı kişiler bu laneti bozmak için “hayır” yapıyor- yani fakir insanlara para dağıtıyor, çeşme yapıyor, kilise veya manastır inşaat ediyor. Bazı insanlar ise, definenin kurbanı oluyorlar. Bugün de, Bulgaristan topraklarında buldukları definenin lanetine yakalanan define avcılarına ait hikayeler anlatılıyor. Onlar deliriyor veya ölüyorlar, dokuzuncu kuşağı kadar ise lanet peşlerini bırakmıyor. Bundan dolayı bulunan altının sadece yetim çocuklara mutluluk ve şans getirdiği söylenir. 
BNR
22:50 | 0 коментара |

Rektör Prof. Dr. Dilek, Bulgaristan’daki Türkçe öğretmenlerinin sıkıntılarını dinledi

петък, 28 юни 2013 г. |





Uludağ Üniversitesi Türk Devletleri ve Akraba Toplulukları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (TÜDAM), Bulgaristan’daki Türkçe öğretmenlerinin mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla BALGÖÇ organizasyonu ve Bursa Büyükşehir Belediyesi desteğiyle düzenlediği çalıştay başladı. Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek, çalıştay öncesinde Bulgaristan’dan gelen Türkçe öğretmenlerinin talep ve sıkıntılarını dinledi. Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Hatice Şahin ve Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Selimoğlu’nun da hazır bulunduğu görüşmede, Rektör Prof. Dr. Kamil Dilek, Uludağ Üniversitesi’ni Balkan ülkeleri için “cazibe merkezi” haline getirmeyi amaçladıklarını, bu nedenle yabancı uyruklu öğrenci kabulü ve sınav sistemini yumuşattıklarını ifade etti. Bu kapsamda Bulgaristan’dan gelen Türkçe öğretmenlerine yabancı uyruklu öğrenci kabulüne ilişkin bilgilendirme yapacaklarını dile getiren Rektör Prof. Dr. Dilek, “Eskiden okumak için gelen yabancı uyruklu öğrenciler, Türk üniversitelerinde Türk vatandaşı öğrencilere göre 10 kat fazla para öderdi. Biz bunu bir katına kadar indirdik. Sizler de başarılı öğrencilere Uludağ Üniversitesi’ni anlatın ve burada eğitim almaları için onları teşvik edin” dedi. Bulgaristan’dan gelen öğretmenler ise kitap ve kaynak sıkıntısı çektiklerini, 1993 yılında basılan eski müfredata göre eğitim verdiklerini belirtti. Gelen öğretmenler, Bulgaristan’da günden güne Türkçeye ilginin azaldığını belirterek, yeni gelecek kaynak ve kitaplarla bu ilgiyi artırmayı hedeflediklerini söyledi. Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü dersliklerinde 24 Haziran-5 Temmuz 2013 tarihleri arasında toplam 40 saat eğitim görecek komşu Türkçe öğretmenleri, derslerden kalan zamanlarda Bursa’nın tarihi ve turistik yerlerini gezecek.
3:29 | 0 коментара |

Bursa Belediyesi Bulgaristan'da 4 caminin açılışını yaptı

четвъртък, 27 юни 2013 г. |

Bursa Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Bursalı hayırsever işadamları tarafından restore edilen Bulgaristan´daki Osmanlı dönemine ait Kırcaali´deki Yoğurtçular Köyü, Rudozen Bölgesi´ndeki Çepentsi, Varna´daki Sonave (Sandıklı Köyü) ve Sloveykova (Damlalık) camileri, törenle hizmete açıldı.

Camilerin açılış törenlerinde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Büyükşehir Belediyesi ve Bursa olarak Balkan ülkelerinde restorasyon ve düzenleme çalışmalarıyla Osmanlı’ya uzanan tarihi ve kültürel mirasın geleceğe taşındığını söyleyerek, “Bölgeye yaptığımız yatırımlar nedeniyle Bursa, Türkiye ile Balkanlar arasında köprü oldu. Eski dönemlerin aksine, artık tüm gittiğimiz toplantılarda sadece Türk bayrağı açılır oldu. Balkanlar´ın her köşesinde, çok büyük bir Bursa ve Türkiye sevgisi oluştu” dedi. Bursa´nın Balkanlar´da birçok iz bıraktığını dile getiren Başkan Altepe, “Balkanlar bizim bir parçamız. Burada Bursa´nın tüm renkleri var. Burada kendimizi bir yabancı gibi hissetmiyoruz. Burada Osmanlı döneminden kalma birçok anıtsal yapı var. Bu yapıların çoğu yok olmuş ya da harabe durumdaydı. Şimdi tek tek ayağa kaldırmanın gayretindeyiz” diye konuştu.

“DOSTLUK VE KARDEŞLİK İÇİN BURADAYIZ"

Eserlerin restorasyonuna destek veren işadamı Celal Sönmez´e teşekkür eden Başkan Altepe, "Bizler, birlikte güldük birlikte üzüldük. Balkanlar´daki Türk kardeşlerimizin mutluluğu için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Onlarla birlikte olduğumuzu göstermek, dostluk ve kardeşlik için buradayız. Allah bu beraberliğimizi daim kılsın. Her zaman yanınızdayız. Sadece Bursa, Balkanlar´a yeter. Bursa sayesinde artık Balkanlar canlanıyor. Hedefimiz bu toprakların hep canlı kalması. Bulgaristan ile Türkiye kardeş ülke. Burada kendimizi Bursa´da gibi hissediyoruz” şeklinde konuştu.
 
Tarihi ve kültürel miras projeleri kapsamında Bulgaristan, Kosova, Makedonya ve Bosna Hersek başta olmak üzere tüm Balkanlarda iz bırakan çalışmalara imza atan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bulgaristan’da restorasyonu tamamlanan 4 camiden Kırcaali’deki Yoğurtçular Köyü Camii ile Kırcaali’nin Rudozen bölgesindeki Çepentsi Camii’nin açılışını Bursalı hayırsever işadamı Celal Sönmez ve oğlu Osman Sönmez´le birlikte gerçekleştirdi.

SÖNMEZ’DEN ALTEPE’YE TEŞEKKÜR

Sönmez Holding Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez, herkesin önünde 3. kuşaktaki oğlu Osman Sönmez´den bu tür hizmetleri kendisinden sonra da devam ettirmesi hususunda söz aldı. Osman Sönmez´in sözü üzerine heyet, gönül rahatlığıyla açılış kurdelelerini kesti. Celal Sönmez, baba, dede ve ninelerinin Bulgaristan´dan Bursa´ya göç ettiğini ifade ederek, “İnsanın doğduğu yerleri unutmaması gerekir. İçimde çok sıcak duygular oluştu. Kendimi Bursa´da gibi hissediyorum. Buna vesile olan Başkan Altepe´ye teşekkür ediyor, hepimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

Gerçekleştirdiği hizmetler nedeniyle kendisine çeşitli hediyeler takdim edilen Başkan Altepe ile beraberindeki işadamları, açılışı yaptıktan sonra Yoğurtçular Köyü Camii´nde cemaatle birlikte öğle namazını kıldı. Ardından Çepentsi Camii´nin açılışını yapan Bursa protokolü, burada da ikindi namazını kıldı. Çepentsi Camii´nin açılışı öncesinde yöresel kıyafetler giymiş Pomak kızları, Başkan Altepe´ye geleneksel köy ekmeği ile bal takdim etti. Ardından, sırasıyla restorasyonu tamamlanan Varna´daki Sonave (Sandıklı Köyü) ve Sloveykova (Damlalık) camileri hizmete açıldı.

Açılışı yapılan Yoğutçular Köyü Camii’nin bulunduğu yer, eski Bulgaristan Başbakanı Todor Jivkov döneminde isim değiştirmelerle başlayan Türk ve Müslüman topluluğunun ilk direnişi başlattığı nokta olması nedeniyle önem taşıyor. Direnişte 17 aylık Türkan bebek annesinin kucağında şehit edilmişti. 26 - 27 Aralık 1984 tarihlerinde gerçekleşen olaylarla ilgili caminin de bulunduğu alanda her yıl anma törenleri düzenleniyor.
2:51 | 0 коментара |

Şumnu’da Hasır Dokuma

Deliorman Türkleri, yüzyıllarca hasır ustalığı yapmış, ama bugün bu sanat,  bitmek üzere, sadece birkaç yerde yapılıyor.  Bazı kaynaklara göre Osmanlilarda hasircilik, XVII.yy’dan baslayarak önemli zanaat kollarindan biri durumunda imiş.  Hasır yapımı ve ticareti, o dönemde  yaygınlık kazanmış, İstanbulda ve başka şehir ve kasabalarda hasır ticareti için Hasır Çarşısıları kurulmuş. 

Atalarımızdan kalan en eski sanatlardan biri olan Hasır Dokuma,  geçmişte birçok insanın ev döşeme ihtiyaçlarını karşılamış veya geçimini sağlamıştır. Geçmişte çok  yaygın olan Hasır,  evlerin dışında  kırda,  kahvelerde,  nişan ve düğünlerde, camilerde yaygı olarak kullanılmış. Bugün bazı yerlerde süs olarak kullanılır.
Doğal malzemelerle yapılan hasır, artık Şumnu Kültür Evi aktivitelerinde yer almaya başladı. Herkesin annesi değerli olduğu kadar benim değerli annem, küçüklüğünde anne ve komşularına hasır yapmada yardım ederken hasır yapmayı öğrenmiş. 25 Haziran 2013 tarihinde büyük hevesle Hasır yapma  tahta tezgahı kurdu ve  55 yıldan beri yapmadığı işi, sanki her gün yapıyormuş gibi yapmaya başladı.  Şumnu Kültür Evi’n gözalıcı duvar süsünü yapan Destan Kadın Korosu üyesi Azize Üzeir, hasır yapmaya başlayınca gençlik yıllarını da hatırladı. O, gülümseyerek şunları anlattı: “Bizim köy kızları, bir hasırı birkaç  kişi olarak, birlikte, yan yana oturup dokuyordu. Hem birbirimize yardım ediyorduk, hem de çok eğleniyorduk. Çalışırken türkü söylüyorduk. Delikanlılar geliyordu, tezgahın arkasına geçip bizi seyirediyordu, bizlere takılıyordu, hatta şaka yaparak ayaklarımızı gıdıklıyordu. Tabii, bizler utanıyorduk ve onları kovuyorduk. Hasır dokurken, bayramlarda olduğu gibi, çok neşeli anlar geçiriyorduk.  Bugünkü gençler sanki eğlenmeyi beceremiyor, bütün gün kahveteryalarda bir fincan kahve başında suskun, üzgün oturuyorlar. Hiç durmadan iş yok, iş yok, para yok, diye şikayet ediyorlar, ama iş yaratma, iş yapma girişiminde bulunmuyorlar, herhangi bir zanatı öğrenmeye özen göstermiyorlar. Bizler eskide çok çalışıyorduk, ama çok da neşeli anlar yaşıyorduk. Hem işimizi yapıyorduk, hem eğleniyorduk. Mecilere gidiyorduk. Orada bazen hasır da yapıyorduk. Hasır, tahta tezgahta yapılıyor, kınap ve kurutulmuş mısır yaprakları gerekiyor. Mısır yapraklarını önce suda yumuşatıp, sonra onları örüyorduk. Hasırın süslü olması için bir kısmını doğal malzemelerle, yani ot ve bitkilerle renklendiriyorduk.”
Hasır dokumayı öğrenmek isteyenlere Şumnu Kültür Evi kapıları açıktır.

Nurten REMZİ
2:04 | 0 коментара |

Bulgaristan Heyeti Çeşme’ye Hayran Kaldı

вторник, 25 юни 2013 г. |

Bulgaristan’daki il belediyelerinin genel sekreterlerinden oluşan 30 kişilik heyet Çeşme’ye dostluk ziyareti gerçekleştirdi. Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu’nun makamında ağırladığı heyet üyeleri, Çeşme’ye hayran olduklarını açıkladı. Engelsiz Plaj’ının da içinde yer aldığı Ilıca Plajı başta olmak üzere Çeşme’nin yaşamak için mükemmel bir yer olduğunu söyleyen heyet sözcüsü, Kırcaali Belediyesi Genel Sekreteri Sezgin Berber, ilçenin 20 yıldır belediye başkanlığı görevini yürüten Tütüncüoğlu’nu tebrik etti. Çeşme’ye uzun süredir gelmek istediklerini fakat ancak mümkün olduğunu belirten Berber, mutlaka tekrar gelmek istediğini fakat bu kez resmi görev değil, tatil için olduğunu söyledi.

AMACIMIZ YEŞİLİ KORUMAK
Türkiye ve Bulgaristan arasındaki ilişkinin haricinde iki ülke halkının yakınlığını ve akrabalık bağlarını vurgulayan Tütüncüoğlu, Çeşme’de yaşamlarını devam ettiren Bulgaristan göçmenleri olduğunu kaydetti. Çeşme’de konukları ağırlamaktan her zaman büyük keyif aldıklarını belirten Tütüncüoğlu, ilçeyi marka kent yapmak yolunda attığı adımları anlattı. Bugün Çeşme’nin, turizm denilince akla gelen ilk isim ve hayran olunan bir kent olmasının kendisi için en büyük övünç kaynağı olduğunu söyleyen Tütüncüoğlu, “En büyük çabamız ilçemizi olduğu gibi bırakmak. Betonla çevrelenmeyen ve yeşil dokusunu korumak” diye konuştu.
stargazete.com

6:30 | 0 коментара |

Ankara Devlet Tiyatrosunun "Ben Ödüyorum" oyunu, "13. Uluslararası Perperikon Sanat Festivali"nde sahneye çıkacak

понеделник, 24 юни 2013 г. |

Ankara Devlet Tiyatrosunun sahneye koyduğu "Ben Ödüyorum" oyunu, Bulgaristan'ın "13. Uluslararası Perperikon Sanat Festivali"nde sahne alacak.

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre oyun, Kırcaali şehrindeki festival kapsamında, 28 Haziran saat 12.00'de Kadrie Latifova Devlet Müzik ve Drama Tiyatrosu'nda seyirciyi selamlayacak.

Yves Jamiaque'nin yazdığı, Hüseyin Mevsim'in çevirdiği, Vladlen Alexandrov'un yönettiği oyunda Olcay Kavuzlu, Şevki Çepa, Sinem Şahin, Ayşe Akınsal, Ceren Narinoğlu ve Numan Aydın rol alıyor.

 Dekor ve kostüm tasarımının Elena Ivanova'ya, ışık tasarımının Osman Uzgören'e ait olduğu "Ben Ödüyorum", bir erkeğin mutlu bir aile oluşturmak için bir eş, evlat ve dost satın almasıyla yaşananları anlatıyor. 


AA
23:02 | 0 коментара |

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası’ndan Filibe’de Konser

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası’nın Türkiye Cumhuriyeti Filibe Başkonsolosluğun himayesinde 1 Temmuz 2013 Pazartesi akşamı saat 20:00’de Filibe Antik Tiyatro’da vereceği konsere tüm vatandaşlar, soydaşlar ve Filibeli sanatseverler davetlidir.
9:49 | 0 коментара |

Turgutlulu iş adamları Bulgaristan’dan memnun döndü

неделя, 23 юни 2013 г. |

Turgutlu Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin (TUSİAD) Bulgaristan’a düzenlediği 4 günlük iş ve kültürel geziye katılan iş adamları memnun döndü. Başkan Arif Dik ve Başkan Yardımcısı Erkan Gerçek başkanlığındaki sekiz kişilik heyet, Bulgaristan’ın ekonomi, eğitim ve kültürünü yakından tanıma fırsatı bulup, ülkedeki 1 milyona yakın Türk soydaşların ihtiyaç ve problemlerini yerinde tespit etti. 

Bulgaristan’ın kuzeyinde Gerlova ve Deliorman bölgesini gezen heyeti, Deliorman’ın Kaolinovo Belediye Başkanı Nida Ahmedov ve Türkleri temsil eden Hak ve Özgürlükler Hareketi Milletvekili Hamid Hamid ağırladı. Heyet onuruna yemek veren Kaolinovo Belediye Başkanı Nida Ahmedov, anavatan Türkiye’den gelen misafirlere duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bölgede yaşayan Türklerin ihtiyaç ve problemleri hakkında sunum yaptı.

Ahmedov, Avrupa ve dünyanın en çok ve hızlı büyüyen ekonomisi olan Türkiye’den yatırımcıları beklediklerinin özellikle altını çizdi. "Türkiye’nin her geçen gün büyüyen bir ekonomiye sahip olması, bizim buralarda göğsümüzü kabartıyor, çünkü Türkiye her zaman Bulgaristan Türkünün yanında olmuştur. Burada yaşayan Türkler de zaten Türkiye’yi anavatan olarak görüyor." diyen Nida Ahmedov, evlad-ı fatihan olarak buralarda kalmış bu insanlara gerek ekonomik, gerek eğitim ve gerekse kültürel açıdan yatırımlar beklediklerini belirtti. Türk Milletvekili Hamid Hamid ise Avrupa’nın en fakir ülkesi olan Bulgaristan halkının, özellikle Türk nüfusunun en büyük sorunlarının başında işsizlik olduğunu dile getirdi ve yatırımcılara her türlü desteği vereceklerini belirtti. 

Gezinin ikinci günü Türklerin evlerine konuk olan heyet, gördüğü misafirperverlikten oldukça memnun oldu. Ülkenin tanınmış avukatlarından Metin Cambazov, heyet onuruna verdiği yemekte, "Halkın günlük yaşantısı genelde tarıma ve hayvancılığa dayalıdır. Dolayısıyla Bulgarista aynı zamanda bir tarım ülkesidir. Buralarda tarıma ve hayvancılığa yatırım yapılabilir ve toprak alınabilir." diye konuştu. 

Yemeğin ardından TUSİAD üyeleri Deliorman bölgesinde Türkiyeli ve Bulgaristanlı iş adamları ile karşılıklı fikir alışverişinde bulundu. Gezinin çok verimli iş görüşmeleri ile geçtiğini belirten Başkan Arif Dik, “Arkadaşlarımız karşılıklı olarak işleri ile alakalı fikir alışverişinde bulundular, en kısa zamanda yatırım ve iş yapma adına Bulgaristan'a tekrar geleceğiz.” dedi.


haber35
12:44 | 0 коментара |

Ahu Tuğba ile kadınca..

петък, 21 юни 2013 г. |

Ahu Tuğba ismini duyunca Türkiye’nin en güzel kadınları listesine giren, deniz kadar güzel mavi gözleriyle ve sapsarı saçlarıyla erkekleri mest eden, kadınları da kıskandıran bir afet geliyor akla. Zeki, dobra, asil, kalbi yüzü kadar güzel birisidir o ve ben ona bayılıyorum!
Profesyonelliğiyle, anneliği ve kadınlığıyla göz kamaştıran , örnek olan bir insandır Ahu Tuğba.
"Yosma" , "Elveda dostum","Akrep", "Gülümse biraz ,"Kurban", "Evcilik oyunu" ,"Yasak ilişki" ve bir çok filmde rol alan Ahu Tuğba ile oynadığı 40 üstü film ,ses sanatçılığı ,Amerika ‘da olan yaşamı,hobileri ve güzeller güzeli kızıAnjelik hakkında konuşacağız bugün. Daha fazla beklemeden söyleşimize başlayalım..
Ahu hanım, öncelikle röportaj isteğimi kabul ettiğiniz için teşekkürler! Sizleri şuan Amerika 'da buluyorum.Nasılsınız?
Ahu Tuğba : Hiç iyi değilim , günlerdir facebook tan gözümü ayırmadan Türkiyenin halini üzüntü içerisinde uykusuz takip ediyorum.
Ahu Tuğba neden artık daha çok Amerika 'da yaşıyor? Onu yeni sinema filmlerinde görecek miyiz ? Hepimiz sizi çok özleik.
Ahu Tuğba :Kızımın Üniversite eğitiminden ötürü burada daha çok bulunuyorum.Onu okulun kapısının önünde dahil bir an olsun bırakmaya kıyamıyorum herşeyde önceşiğim kızım oldu bu hayatta.
Sabah" gazetesinde çıkan bir röportajınızda 2 sene önce demişsiniz ki " pamuk prenses gibi yetiştirmeyeceksin kızını". Bu kurtlar sofrası dünyasında bir çocuk büyütmek zor. Nelere dikkat etmeli anneler ?Bende bir çok kez bunlarıdüşünüyorum ,çünkü annelik içgüdülerim uyanıyor ama korkuyorum da bir yandan.
Ahu Tuğba :Çocuklarımızı annelerimiz çok büyük koruma iç güdüsüyle saklayarak yetiştiriyor , bende bunu yaptım ama insan büyüdüklerinde gerçek hayattın acımasızlıklarını görüyor.Bence çocuklarımızı çok fazla sıkmadan dışarıdaki hayati da göstermeye çalışmalıyız
Kızınız Anjelic gibi güzel,asil ve terbiyeli kızı nasıl yetiştirdiniz onca işin arasında?Karyer sahibi kadınlar ister istemez en önemli anları kaçırabiliyor bazen- ilk "anne" demesi , ilk adımı gibi vs. Dengeyi nasıl tutturabildiniz iş ve aile arasında ? Bazen boşladınız mı seti bir kaç saati kızınızla geçirebilmek uğruna?
Ahu Tuğba : Kızım için bütün kariyerimi ayaklar altına aldım onu bakıcılara bile olduğu halde teslim edemediğim için işimi yıllarca bıraktım , çok teşekkür ederim ne kadar yetiştirirseniz yetişririn bir insanın içindedir asalet
.Peki "ya ben ,ya karyer" diyen erkek oldu mu hayatınızda ? Siz çok güçlü kadınsınız. Restinizi çekmişsinizdir..
Ahu Tuğba : Evlendikten sonra hepsi aynı şeyi denemeye kalktılar ama üsade etmedim ve malesef bırakan ben oldum.
Zeki kadın niye aldatılır peki?Güzel kadınları neden çirkinlerle aldatırlar?Başıma gelmedi değil ve bende hep yakaladım sizin gibi.Açıkçasıerkeklere güvenim sıfır.
Ahu Tuğba : Vallahi okadar çok aldatıldım ki.. Gerçi setten gazinolardan evin yüzünü görmüyor ,iskemlelerde yatıyordum . Dansçılarımla evimde kalan ,beslediğim insanlara ,bana kızım diyen annem yaşındaki bayanlara kadar ağır darbeler yedim ama onlar darbe attıklarını zannettiler ve kendileri kaybettiler .
Sekiz evlilik yaptıktan sonra genç kızlara verebileceğiniz tavsiye nedir?Doğru insanı bulmanın formülü oabilir mi?
Ahu Tuğba : Şu anda ki aklım olsa çok zor evlenirim iyi düşünmeliler.
Bir ara albüm de çıkardınız siz,şarkı da söylediniz.Nereden geldi o sevda?
Ahu Tuğba : Neşe Karaböcek ‘in ısarırıydı , çok sevdiğim bir sanatçıydı .Yapalım dedi , kendisi stüdyoya sokup başımda bekledi ama branşım tarzım olmayan parçalardı 2 günde yaptık albümü , güzel bir hatıra ki kaseti bende bile yok şu anda hatırlamanız güzel.
Peki filmlerinizde hangi kadroyla çalışmak büyük zevk ve rahatlıktı sizin için? Favori yönetmen ve jön var mıydı?
Ahu Tuğba : Çoğunlukla Inanoğlu ailesiyel çalıştım çok keyifliydi ama ayırmam ki mesleğimi çok sevdim ve hepsi birbirinden değerli emektarlardı.
En sevdiğiniz rolünüz?
Ahu Tuğba : “Lekeli melek” filminde ki rölüm.
Sanatçıdan dost olmaz derler.Sizin dostlarınız var mı sanat camiasında?
Ahu Tuğba : Benden dost olur ama onlardan hiç bilemiyorum olur mu olmaz mı..
Çok dobra bir kadınsınız.Ben de hep aklımdakini pat diye söylerim.Bir eksik mi, bir fazla mı bu ?
Ahu Tuğba : Ben gayet açık sözlü olduğumu düşünüyorum , yalancı ve politikacı olduğunuz zaman sölediğiniz yalana 2 sene sonra birisi sorsa unutursunuz o yüzden en güzeli sizde içi dışı bir kalın sahte olmktan iyidr.
Şuan Türkiye 'de olanlar hakkında ne düsünüyorsunuz peki?
Ahu Tuğba : Facia!
"Olmazsa olmazım" dediğiniz şey nedir hayatta ?
Ahu Tuğba : Özgürlüğüm.
Peki en büyük aşk çocuk mu gerçekten?
Ahu Tuğba : Anne ve çocuk.
Ya boş zamanlarında hobileri nedir Ahu Tuğba 'nın?
Ahu Tuğba : Boş zamanım kalsa keşke.
Anjelic Cumhurbaşkanı Obama'nın bir daveti üzerine Beyaz Saray'daydı bir resepsyonda..Nasıl hissettiniz kızınızı oraya gidince ve Obama 'nın "seni siyasette görmek lazım" demesinden sonra?
Ahu Tuğba : Her anne duygulanırdı ,gururlanırdı diye düşünüyorum.Bana verebilceği en güzel armağandı ,ötesi yok.
Hangi hayalinizi gerçekleştirmek istersiniz bundan sonra?
Ahu Tuğba : Deniz kenarında bembeyaz bir kumsal,sakinlik ,harika bir ada ve su sesi.
Bulgaristan'da yaşayan Türk halkına ve tum Ajans Bg okuyucularına mesajınız nedir?
Ahu Tuğba : Huzur.
Ahu hanım, değerli zamanınızdan bana ayırıp bu röportajın gerçekleştirmesine yardım ettiğiniz için teşekkürler!Minnettarım!
Ahu Tuğba : Teşekkür ederim! Başarılarınız daim olur inşallah!
Teşekkürler!
4:07 | 0 коментара |

Uludağ Üniversitesi'nden Türkçe öğretmenlerine eğitim

четвъртък, 20 юни 2013 г. |

Uludağ Üniversitesi Türk Devletleri ve Akraba Toplulukları Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÜDAM), BALGÖÇ’ün organizasyonu ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle, Bulgaristan’daki Türkçe öğretmenlerinin mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla eğitim vermeye başladı.

 Kuzey Doğu Bulgaristan Türkçe Öğretmenleri Derneği ile Güney Bulgaristan Türkçe Öğretmenleri Derneği’nin talebi üzerine geçen yıl başlayan eğitimler, Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyeleri tarafından veriliyor. Bu yıl 24 Haziran-5 Temmuz 2013 tarihleri arasında, Türk Dili ve Edebiyatı bölümü dersliklerinde toplam 40 saat eğitim görecek komşu Türkçe öğretmenleri, derslerden kalan zamanlarda da Bursa’nın tarihi ve turistik yerlerini gezecek. BALGÖÇ Genel Başkanı Yüksel Özkan, Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Selimoğlu, UÜ TÜDAM Müdürü Prof. Dr. Asım Yediyıldız ile birlikte Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek’i ziyaret ederek Bulgaristan’daki Türkçe öğretmenlerinin eğitimiyle ilgili verdiği destekten dolayı teşekkür plaketi verdi.

Uludağ Üniversitesi 


2:53 | 0 коментара |

Yeni hükümet dış politikada devamlılık sözünü verdi

сряда, 19 юни 2013 г. |

Bir devlette hükümet değişince o devletin yabancı ortakları yeni iktidarın o ana kadar izlenen dış politikayı sürdürüp sürdürmeyeceğini bilmek isterler. Hükümet değişiminin yaşandığı ülkemizle ilgili de aynı şey geçerli. Yeni iktidar, Bulgaristan’ın dış politikasında tam devamlılık içinde hareket edileceği yolunda teminat verdi.
AB ve NATO üyesi devletlerin büyükelçileri ile bir araya geldiği göüşmede Başbakan Plamen Oreşarski ve Dışişleri Bakanı Kristian Vigenin, AB üyeliğinin ve Avrupa kuruluşlarının çalışmalarına katılmanın Bulgaristan’ın esas öncelikleri olmaya devam edeceği ve ülkemizin Avrupa politikalarının biçimlendirilmesine daha aktif bir şekilde iştirak etmeye çalışacağı yönünde açıklamalarda bulundular. Aynı teminatlar Avrupa Parlamentosu temsilcilerine de verildi. Brüksel’de geçen NATO savunma bakanları toplantısında Bulgaristan’ın yeni Savunma Bakanı Angel Naydenov, ISAF kuvvetlerinin görev süresi tamamlanana kadar Bulgaristan’ın Afganistan operasyonundaki yükümlülüğünün ve de Afganistan Milli Ordusunun yeteneklerinin geliştirilmesine verilen desteğin devam edeceğini teyit etti.
Bu arada Sofya’nın Makedonya’nın AB’ye kabul edilmesine ilişkin tutumunun değişmesi yönünde bazı öneriler getirildiyse de Dışişleri Bakanı Kristian Vigenin, Makedonya’nın AB yolunun Bulgaristan’la iyi komşuluk anlaşmasının imzalanmasından geçtiği yönünde açıklama yaparak bu önerileri reddetti. Bu tutum, Boyko Borisov hükümeti tarafından biçimlendirilmişti. Yeni Dışişleri Bakanı, Makedonya ile yürütülen ikili diyalogtaki bazı konularda daha büyük esnekliğin gösterilebileceğini de belirttiği doğrudur, ama bunu mühim bir değişiklik olarak görmemek gerekir. Burada daha çok iki ülke arasında tartışmalı olan konuların çözüme kavuşturulması için sürdürülen görüşmeleri teşvik etmek amacı ile yapılan bir jest söz konusudur.
AB içinde Hizbullah’ın terör örgütleri listesine dahil edilmesine dair tartışmalar sürerken Bakan Vigenin, Şii hareketinin Burgas’ta Mayıs 2012’de düzenlenen saldırı ile alakasının bulunduğu yönünde yeterince ikna edici dellillerin bulunmadığı açıklamasında bulundu. Bu açıklama, yeni hükümetin eski hükümetin tutumundan geri adım attığı yönünde kuşkuların duyulmasına yol açtı. Aslında ikna edici delillerin mevcut olmadığını belirtiken Dışişleri Bakanı, Sofya’nın şimdiye kadar izlediği tutumdan geri adım atmadı. Önceki hükümet, Hizbullah’ın terör eylemi ile ilgisi bulunmasına dair delillerin var olmasından değil “gerekçelendirilmiş tahminden” bahsediyordu ve tam bu yüzden de Hizbullah’ın terör örgütleri listesine dahil edilmesi inisyatifinde bulunmadı.
Bununla beraber dış politika devamlılığı, bu politikanın optimalleşmesi yönünde bazı değişikliklerin yapılmasını imkansız hale getirmiyor. Yeni Dışişleri Bakanının yaptığı açıklamalardan dış politikayı Balkanlar ve Karadeniz bölgesine yoğunlaştırmak niyetinde olduğu anlaşıldı. Orta Doğu’ya gelince ise Bulgaristan’ın yükümlülüğünde hafif bir değişiklik olacak, çünkü Bakan Vigenin’in sözlerine göre Bulgaristan’ın sahip olduğu imkanları bilmesi ve bu imkanları aşan görevler üstlenmemesi gerekiyor. Büyük ihtimalle Vigenin, Boyko Borisov hükümetinin “Arap baharı” ile ilgili süreçlerde ciddi rol almak isteğini kastediyordu. Bulgaristan, Orta Doğu ile ilgili siyasi taahhüdünü AB üyesi olarak sürdürecek, diye açıkladı Vigenin.
Yeni hükümet, dış politikada devamlılığın izleneceğine dair açıklamalarda bulundu. Hükümetin uluslararası arenada atacağı adımların ne olacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz. 
BNR
8:17 | 0 коментара |

Bulgaristan’da yaşayan yabancı vatandaş sıralamasında Ruslar önde

вторник, 18 юни 2013 г. |

Bulgaristan’da 42 bin yabancı vatandaşın yaşadığı bildirildi. Avrupa İstatistik Kurumu Eurostat’ın verilerine göre, Bulgaristan’da 42 bin yabancı ülke vatandaşı yaşıyor. Ülkede yaşayan yabancılar arasında Rusların çokluğu dikkat çekiyor. Bulgaristan’da yaşayan Rusya vatandaşı sayısı 12 bin. Böylece Ruslar Bulgaristan’da yaşayan yabancılar sıralamasında ilk yerde yer alıyor.

Hat
3:29 | 0 коментара |